Safra kesesi taşına bağlı sorun yaşayan hastalarda altın standart tedavi kolesistektomi (safra kesesinin alınması) ameliyatıdır. Bu ameliyatta ideal olan safra kesesinin TAMAMEN alınmasıdır.
Peki ya tamamen alınmak istense de kesenin bir kısmı kalıyor olabilir mi?
Açık kolesistektomi yapıldığı dönemlerde çok az oranda görülen safra kesesinin tamamen çıkarılamaması durumu ilginç bir şekilde laparoskopik kolesistektomi ameliyatı sonrası daha fazla bildirilmektedir.
Birçok avantajı nedeniyle ön plana çıkan laparoskopik cerrahinin böylesi bir sorunu beraberinde getirmesi üzerinde durulması gereken bir konudur. Zira safra kesesinin tabanının kalıyor olması ya da gereğinden uzun safra kesesi kanalı (sistik kanal) bırakılması hastaların şikayetlerinin geçmemesi ya da tekrar etmesine yol açmaktadır. Kolesistektomi ameliyatı olmuş bir hastada safra kesesi hiç alınmamış gibi karın ağrısı, hazımsızlık, bulantı gibi şikayetlerin yanı sıra sarılık görülebilir. Bunun dışında kolanjit (safra yolu iltihabı) ya da pankreatit (pankreas iltihabı) de gelişebilir. Bu şikayetlerin sebebi bırakılmış safra kesesi bölümünde bir miktar taş kalmış olması ya da zaman içinde yeni taşlar gelişmesidir.
Laparoskopik kolesistektomi sırasında safra kesesinin tam çıkarılamaması %13 kadar bildirilmiştir. Diğer bir deyişle, safra kesesi ameliyatı olan her 7-8 hastadan birinde safra kesesi tam çıkarılmamış olabilir. Bu durumun gelişmesi için bazı risk faktörleri belirlenmiştir. Bunlar:
- Safra kesesi yatağının ameliyat sırasında tam ortaya konmaması,
- Eski ameliyat ya da iltihaba bağlı yoğun yapışıklık olması,
- Aktif safra kesesi iltihabı (akut kolesistit) olması,
- Ameliyat sırasında görüşü bozacak derecede kanama gelişmesi,
- Doğuştan gelen safra kesesi anomalisi,
- Safra kesesinde sonradan gelişen lezyonlara bağlı anatominin değişmesidir.
Safra kesesi ameliyatı olduğu halde şikayetleri devam eden hastalarda tek sorun geride safra kesesi bölümü kalması değildir. Fakat bu olasılığı dışlamak ya da varlığını göstermek için belli testler yapılmalıdır. Kan tahlilleri ve ultrason başlangıç tetkiki olarak istense de birçok hastada MR-kolanjiyografi denen safra yolu MR incelemesi tanıyı koymaktadır. Bazı hastalarda ise ERCP olarak kısaltılan endoskopik safra yolu girişimi sırasında tanı konulmaktadır.
Uygun tetkikler yapıldığında geride güdük ya da taş kalmadığı görülürse şikayetlere neden olacak diğer nedenler araştırılmalıdır. Diğer yandan, geride kalan safra kesesi ya da uzun bir sistik kanal içinde yerleşen taş saptanması halinde çoğunlukla müdahale gerekmektedir. Bu girişimler endoskopik yöntemler olabildiği gibi açık ya da laparoskopik tekrar ameliyat uygulanması da gerekebilir. Tahmin edilebileceği üzere tekrar ameliyata almak safra yolu yaralanması, damar yaralanması ya da diğer organ yaralanmaları açısından risk teşkil etmektedir.
Günümüzde artan tecrübe ile safra kesesinin tamamen çıkarılamaması olasılığının daha düşük olduğu düşünülse de klinik önemi açısından ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Her cerrahide olduğu gibi safra kesesi ameliyatlarında da derin bir anatomik bilgiye, zorlu vakalar üzerinde yüksek tecrübeye sahip olmak safra kesesinin tamamen çıkarılması ve bu tür sorunların yaşanmaması için oldukça önemlidir.